9 Eylül 2016 Cuma


Bu Dünyanın Çocukları... 

Evet ben bir Bilim Kahramanları gönüllüsüyüm... Şu fani dünyada en gurur duyduğum şeydelerden bir tanesi çocukların hayatına küçük bir dokunuş yapabilmek... Bunu da içimden geldiği gibi, kendi cümlelerimle her ortamda anlatmaya çalışıyorum ki ben bu dünyadan gittiğimde eğer çocuklarım olursa onlara bırakacak bir gelecek olsun... 

Evet belki sülç-i lisan etmişimdir, kimse kusura bakmasın... 

Sizde benim içimden geçenlerle dinlemek isterseniz diye küçük bir paylaşım yapmak istedim. 

bütün iyi niyetim ve dileklerimle






2 Mart 2016 Çarşamba


EURODESK Türkiye

EURODESK Türkiye ailesinin bir parçası olmak, gençlik çalışmalarının içerisinde olmak gerçekten çok güzel...


23 Şubat 2016 Salı

Gönüllüyüm Ama Neye???

İzmir Üniversiteler Platformu Kariyer Günleri 18 Aralık 2015 - Tepekule Kongre Merkezi - İzmir




18 Şubat 2016 Perşembe

Bilimin Gerçek Kahramanları ...

Eğitim ile ilgili yazıyorum sizlerinde bildiği gibi. Hayatta olduğunuz sürece sizin yakanızı bırakmayan süreçlerden birinden bahsediyorum, dilim döndüğünce bişeyler yazmaya çalışıyorum. Bu yazımda size zaptırap altına alınmazlarsa çocukların ne kadar yaratıcı olduğundan ve sizlere birşeyler öğretebileceğinden bahsedicem hem de büyük bir şevkle...



Geçen sene tanıştım Bilim Kahramanları Buluşuyor (http://www.bilimkahramanlaribulusuyor.org) etkinliği ile. Uluslararası alanda First Lego League olarak bilinen bu turnuva (bakın yarışma değil turnuva, yarışma diyenin dilini eşşek arısı soksun) her katılanın kazandığı ve çocukların birçok alanda çalışmalarını sağlayan bir etkinlik. Bu etkinliğin içerisinde robotik var (takımlar LEGO MINDSTORM teknolojisi ile bir robot tasarlıyorlar), takım olma var, proje geliştirme var, varda var... Bu turnuvaya katılan takımlar 4-5 aylık bir hazırlık dönemi geçirip turnuvaya geliyorlar ve projeleri, öz değerleri, robot tasarımları ve robot performansları ile jurilerin, hakemlerin karşısına çıkıyorlar. Juri diyince farkı ne diye sorabilirsiniz? Ben de kendime ilk o soruyu sormuştum ki sonradan anladım her jurinin popstar vb programlarda ki jurilere benzemediklerini. Çocuk/genç dostu olmak, onların dillerinden anlamak ve onların bir kazanan olduğunu unutmadan, adil davranmak ve o gün oraya gelen yüzlerce çocuğun bir tanesinin bile suratının asılmadığı kararlar vermek için toplanmış gönüllü juri... Dünyanın en keyifli ve en zor işlerinden bir tanesinden bahsediyorum. Yani herşeyi ile özel bir etkinlik. Jurisi, hakemi, takımları... Herşeyi ile çok çok çok özel bir etkinlik...

 

Benim içinse anlamı gerçekten büyük. Geçen sene bu etkinlik ile tanıştığım zamanlarda artık bu ülkeden bir halt olmayacağı konusunda kanaatim kesin gibiydi. Sonra bu etkinlikte juri olmak için gönüllü oldum. Herkes bana ne işin var, zaten yoğunsun dinlensene falan gibi standart kelimeler kurdular ki ben de aynı şeyleri söyleyebilirdim. Tabi bunlar benim gibi kanında gönüllülük dolaşan bir deliyi durdurmaya yetmedi ve sabahın kör saatinde kalktım ve büyük bir heyecanla gittim. Sonrasında hayatımın en iyi tercihlerinden birini yaptığıma emin oldum.

Geçen sene ki tema çocuklar için biraz zordu. "Senin Dünyan Senin Sınıfın" teması onlara zor gelmişti çünkü bugüne kadar kimse onların fikrini almamıştı nasıl bir sınıfta okumak istediklerine dair. Bu benim çıkarımım değil orada daha dokuz yaşında olan bir arkadaşımın direk cümleleri. Zor gelir tabi, bizim yerimize düşünen ve isteyenler var nasıl olsa, yoksa çocuk dediğin nedir ki, nerede okumak istediğine, ne olmak istediğine nasıl karar verecek değil mi? Aynen öyle ama aynı çocuklar dokuz yaşında görme engelli yaşıtları ile kitap tasarlayıp, patentine başvuracak kadar büyük işlerde yapabiliyorlar çaktırmadan. Neyse geçen yıl çok keyifli ve umut dolu geçti.

Tabi geçen senenin tadını alan ben durur muyum, ekipteki arkadaşları daha turnuva biter bitmez taciz etmeye başladım, seneye ne olacak, nasıl olacak, ben daha çok ne yapabilirim diye. Bağımlılık yapar dediler de inanmamıştım.

Bu sene çöpe, çöple çözüm aradı takımlar... ( bu arada diğer illerde aramaya devam ediyorlar. O yüzden İzmir'de yaşananları anlatmıyorum) Yine haddinden fazla güzel ve umut dolu iki gün geçirdik takımlarla. Bu tunuvada da teyit etmiş oldum ne kadar güzel bir etkinlik olduğunu.

Benim için bir mutluluğu da daha önce yaptığım bir sunumda beni rastgele, yani ordan geçerken etkinlik olsun diye sunuma gelmiş bir arkadaşımın gönüllü olarak orada çalışması ve bana senin sunumu dinledim ve gönüllü oldum demesiydi. Bu benim için hem mutluluk hem de arkdaşın da başını yaktım galiba endişesiydi.

Her zaman oyuncak olarak gördüğümüz LEGO'ların aslında gerçek bilim kahramanlarına nasıl yardımcı olduğunu gördüm. Sen kim oluyorsunda bunu söylüyorsun diyebilirsiniz, evet doğru belki bilim hakkında ahkam kesmem çok yerinde olmayabilir ama kesinlikle şunu diyebilirim, çocukları doğru yönlendirdiğimiz ve onların hayallerini kesmediğimiz sürece bu ülkenin umutlu geleceği onların elinde.

Ne diyodum LEGO diyodum. Aslında ben hep bir yap boz oyunu gibi görmüştüm LEGO'yu. Ama daha fazlası varmış. Burada anlatmakla bitmez. Detaylı bir inceleyin derim. Neyse olay sadece lego, robot değil tabi o yaşta çocuk ve gençlere takım olmayı, proje yürütmeyi, değer sahibi olmayı, bir birlerine sahip çıkmayı, ve nice şeyleri öğretiyor bu etkinlik. Genelde bizim ders programlarımızda olmayan şeyler yani, hani matematiğin yanında olması gerekenler...

Bu etkinlikte bütün çocuklar kazanan... 

Şu soruda gelebilir aklınıza, bu robotik işleri biraz pahalı değil mi? Aslında o kadar pahalı değil, ayrca LEGO vakfı ve Türkiye'nin ve Dünyanın bazı büyük şirketleri gönüllü olup, sponsor olup imkanı kısıtlı okulları ve onların takımlarını destekleyebiliyor. Yani Mardin Midyat'tan bir takım bu turnuvada Madrid'deki yaşıtları ile buluşabiliyor. Burada olay değer verme ve ders saatleri dışında çocukların ve gençlerin eğitimine ne kadar önem verildiği ile alakalı.

Bu işin yürümesi için hayatlarını buna adamış insanlar var bir de... Bilim Kahramanları Derneği bunun başını çekiyor. ( http://www.bilimkahramanlari.org/tr/ ) belki siz de dernek için birşeyler yapabilirsinz. Dünyada FIRST ve LEGO vakıfları, derneğin ve vakıfların destekçileri, gönüllüleri ve çalışanları... İsimleri altın harflerle biryerlere not edilmesi gereken insanlar. Burada çalıştığım kuruma da teşekkürü bir borç bilirim. İzmir turnuvasında bizleri kırmayıp kendi imkanları doğrultusunda destek veren Dokuz Eylül Teknoloji Geliştirme AŞ (DEPARK), ne kadar doğru bir yerde çalıştığımın ve yaptıklarımızın boşa gitmeyeceğinin bir göstergesi.Hepsine sonsuz kere teşekkürler, bu etkinliğin içinde olmamı sağlayan ve eğitimin bir parçası olarak küçücük bir katkı yapmamı sağlayan herkese çok teşekkürler... Özellikle bu turnuva için çok yol katedilmesini sağlayan Hakan Habip'e, beni bu işe dahil eden Elif Türkmen Elbirlere, Alper Elbirler'e, derneğin emektarları Özlem, Erdem'e, Kenan'a, Esra'ya, Pelin'e, Burak'a , Evrim'e, Aytuğ abime, Ertuğ'a, Sinem'e, Seren'e, Buğra'ya, Özgeca'a, Serkan'a, İrem'e, tüm juri ve gönüllü dostlara, tüm destekçilere, tüm yönetim kurulu üyelerine, gönül vermiş herkese sonsuz teşekkürler,

Dünyayı bırakalım ki çocuklara herşey güzel olsun... Bilimin gerçek kahramanları onlar...

Bir garip gönüllü Şefik...




31 Aralık 2015 Perşembe

AAAAA 2015 BİTMİŞ....

Vay be zaman o kadar hızlı akıp geçiyor ki anlamıyoruz neler olduğunu...

her yıl yeni bir umut, öğrenmek için yeni bir şans...

bütün insanlık alemine, çokça şeyler öğrendiğimiz, bol eğitimli, bol seyehatli, bol aşklı, bol şanslı, bol..bol..bol yıllar diliyorum...

herşey gönlünüzce olsun...

Şefik

14 Ekim 2015 Çarşamba

Geriye dönme zamanı....

Şöyle bir baktımda sanırm iki yıldır ciddi bir tembellik sürecine girmişim.

Halbu ki bu iki yılda birçok eğitim, eğitim macerası, üzerine yazı yazılacak iki laf edilecek bunca olay oldu.

Biryerden dönmek lazımdı yazma çizme işlerine, sanırım çok yakın zamanda yeni yeni anlatımlarla aranızda olacağım.

saygılar, sevgiler, mutlu günler....

Şefik...

2 Nisan 2013 Salı

Pardon Siz Doktor Musunuz?????





Bugün şöyle bir baktım da uzun bir zaman olmuş yazmayalı…

Bu koşturmaca ve iş yoğunluğu içinde unutmuşum yazmayı, aslında severim ama sanırım teknolojiye hala alışamadım. Kağıt kalemin kokusu hala cezbeder beni yazma konusunda, hala onlara yazmak daha hoşuma gidiyor, teknoloji ile sıkıntımda bundan kaynaklanıyor olsa gerek…

Ama artık alışmak lazım onu da biliyorum…

Bu yazamadığım zaman içinde birçok eğitim kaldı arkada malum seyir defterine bazı şeyleri not etmek lazım…

Bu dönem de sırtımızda çanta ülkenin bir ucundan diğer ucuna koşturuyoruz  eğitmen arkadaşlarımla ancak, ben ilginç bir heyecan içindeyim. Şubat ayında yeni bir eğitim serüvenine başladık Sağlıklı Kal Genç Kal diyerek ülkenin birçok yerinde eğitimlere katılıyoruz, Mayıs sonuna kadar da devam edeceğiz. Eğitimde arkadaşlarımıza aslında birçok konu hakkında bilgilendirme yapmaya çalışıyoruz ama asıl heyecanlı olan onlardan aldıklarımız.

Serüvene Ankara’da başladık. Sonra Trabzon’a gittik ve üçüncü eğitimi İstanbul’da yaptık. Buradan Sakarya ve Sivas’a uzanacağız. En son Muş’ta noktalayacağız… Ve orada isteklerimizi ileteceğiz... Gençler olarak hangi sağlık haklarını istiyoruz onları anlatacağız...

Aslında ilk değil benim için genç sağlığı ve savunuculuk hakkında eğitim vermek ama bu sefer farklı başladık. Bir kez daha anladım akran eğitimi ne kadar etkili bir yöntem.

Aslına bakarsanız tıp konusunda uzman olmayan birilerinin gençlere kanser, üreme sağlığı, genç sağlığı anlatması garip gelebilir. Sonuçta hassas konular, yanlış söyleyeceğiniz bir şey farklı sonuçlar doğurabilir haklı olarak. Aslında toplumdaki ortak görüşte böyle. Bu yargı bir yana dursun bu konu hakkında biraz düşünmek lazım diye düşünüyorum. Şu sorular geliyor aklıma ilk önce…

-       Başınız ağrıdığında bunu ilk kime söylerdiniz?
-       İlk cinsel konuları kiminle konuştunuz? İlk deneyimlerinizi kime anlattınız mesela???
-       Yan komşunuzdan hiç ilaç aldınız mı?
-       Karnım ağrıyor dediğinizde hiç bir şey olmaz göbeğin kaçmıştır diyen olmadı mı?
-       Anne ben çok hastayım dediğiniz de hadi oradan çabuk giyin okula gidiyorsun cevabı almadınız mı?

Bu soruların cevapları düşünüldüğünde aslında herkes doktor herkes eczacı değil mi biraz…

Aslında bunun doğru olduğunu savunmak değil amacım, biraz da eleştiriyorum aslına bakarsanız. Ben yapmıyor muyum? Tabi ki de yapıyorum ama yanlış olduğunu da bilmiyor değilim…

Akran Eğitimi bununla biraz savaşıyor aslında…

Akran dediğimiz kitle zaten doğru yanlış birçok bilgiyi aktarıyor akranlarına.  Akranlarınızın bilinçli olduğunu düşünün daha güzel olmaz mıydı? Aslında teknik olarak böyle bir şey akran eğitimi.

Tanımlamak gerekirse Akran grubu içerisinden doğru bilgiyi almaya ve bunu yaygınlaştırmaya gönüllü olan bir grubun eğitilmesi ya da farkındalığının arttırılması ve bu farkındalığın ve bilginin akrandan akrana yayılması yöntemi. Her yerde yapılır, evde, sokakta, sınıfta, piknikte, sinemada, otobüste…

İşte bu sebeple öğrenme sürecinin önemli bir parçası bence.

Yıllardır il il dolaşıp Üreme Sağlığı, Cinsel Sağlık ve Haklar üzerine eğitimler veriyorum. Benim gibi birçok arkadaşım bunun için uğraşıyor. Yıllarca da neden üreme sağlığı eğitimi veriyorsun, ya da üreme sağlığı kanser gibi eğitimler de sen doktor musun gibi sorularla karşılaştım.  Ne doktorum ne sağlık uzmanı...

Derdim de hastalıkların reçetesini yazmak değil. Sadece gençlere haklarını anlatabilmek ve onları bu konularda destek almaya motive etmek. Bunun için doktor olmama gerek var mı ???

Cevabı size bırakıyorum...

Ülkede tabu olmuş, ailelerimizin bizlere anlatamadığı, toplumda hep kötü ve ayıp olarak görüldüğü için yıllarca gizli saklı ve yanlış örneklerden öğrenmeye çalıştığımız konularda farkındalık yaratmak önemli bir iş aslında...

Ben devam edeceğim eğitimlerime... Aslında öğrenmeye...

Her eğitimde, ne kadar akran eğitimine ihtiyacımız olduğunu gördükçe devam edeceğim...

Çok önemli konularda isimlerini bile duymadığımız ama yanı başımızda duran şeyleri hiç konuşmadığımızı hala tabu olmuş konularda konuşamadığımızı gördükçe artıyor motivasyonum...

Ama inancım tam bundan 20 yıl sonrasında işlerin çok farklı olacağına ve akran eğitiminin işe yaradığını göreceğime inanıyorum...

Belki de benim yaptığım delilik... ama ben kuyuya bir taş atan deli olmaktan galiba çok mutluyum...

Bütün akran eğitimi dostlarına selam olsun...

NOT: Akran Eğitimine önem veren Genç Akran Eğitim Ağı (Y-PEER), bu ağı destekleyen Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ve Türkiye’nin en kapsamlı Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesini yürüten Toplum Gönüllüleri Vakfı, Akran Eğitiminin Değerini anlayıp projesinin büyük bölümünü buna ayıran Muş Genç Birikim Derneği, akran eğitimi konusunda alana girmemi sağlayan Dokuz Eylül Üniversitesine ve burada tek tek isimlerini sayamadığım bütün eğitmen arkadaşlarıma teşekkürler...